İkinci çocuk yerine evcil hayvan tercih eden ailelerin sayısı artıyor. Bu tercihi yapmadan önce çocuğunuzun hayvanlarla olan ilişkisini gözlemlemeli, alerjik tepki verip vermediğini kontrol etmeli ve onun yaşına uygun bir hayvan seçmelisiniz. Eğer çocuğunuz hazırsa, hayatı boyunca unutamayacağı muhteşem bir dost kazanacaktır.
Hayvanseverler için evcil hayvanın, evin evladından hiçbir farkı yok. Bazıları yoğun iş hayatı, doğru kişi ile karşılaşmama gibi nedenlerden ötürü, çocuğun yerine “evcil hayvan”ı koyarken, bazıları da bu sevimli yaratıkları çocuklarına kardeş olarak seçiyor.
Gerçekten de evlat gibi görüyorlar ailenin yeni ferdini... Sabah akşam yürüyüşler, aşılar, rutin veteriner kontrolleri, oyuncaklar, tatile gidildiğinde emanet edilecek konforlu yuvalar... Her ayrıntıya dikkat ediyorlar.
Zaten tüm bu gereklilikler yerine getirilecekse, hayvan sahibi olunmalı. Bazıları geçici bir heves uğruna hayvan ediniyor, sonra onu sokağa salıveriyor. Bu onlara yapılabilecek en büyük kötülük.
Tam bunları yazarken geçtiğimiz aylarda okuduğum bir haber geldi aklıma, Amerika'da aile gittikçe küçülürken, evcilleri edinen evlerin sayısı hızla artıyormuş. 10 yıl önce bir ailede ortalama 3.14 kişi yaşarken, 2006'da bu oran 2.57'ye düşmüş. Sadece kedi köpek gibi evcil hayvanların sayısı ise 140 milyonu aşmış. Oysa, 1988'de bu rakam 51 milyon imiş.
Evcil hayvanlar artık ailenin bir parçası. Peki iki ayaklı ile dört ayaklının kardeşliği nasıl oluyor?
Okulunun bahçesindeki hayvan heykelciklerini tek tek öpüp okşayan, parktaki aşılı köpeklerle yerlerde yuvarlanan bir kız çocuğu ile, hayvanların sevgi gösterisi sırasında korkudan yerinden sıçrayan bir oğlan çocuğu sahibiyim. Ben, iki şahane köpek ile büyüdüm. Alman kurdu Kontes ve sokak köpeği Bıdık ile muhteşem bir arkadaşlığımız vardı. Ama ara sıra onların aşırı hareketlerinden mesela beni iştahla yalamalarından korkardım. Sanırım oğlum bu konuda bana benziyor. Ben de uzun zamandır dört ayaklı bir üçüncü çocuk sahibi olsam mı diye düşünüyorum. Bu nedenle konuyu araştırdım ve sizlerle paylaşıyorum. Bakalım aileye yeni bir birey katmaya hazır mısınız?
Karar vermeden önce...
Hayvanınızın iyi huylu ve nazik olmasına dikkat edin. Elinizi çırpın, adını söyleyin ve nasıl tepki verdiğine bakın. Hırlıyor mu, seviniyor mu?
Köpek size yaklaşırken kuyruğu aşağı doğruysa veya vücuduyla aynı seviyedeyse kolay eğitilebileceğinin işaretidir.
Çocukla yaşamayı bilmeyen yaşı büyük hayvanların çocuklara alışması zor olabilir. Bebekler ise oyun oynarken istemeden ısırabilir. Bu nedenle birkaç aylık yavruları tercih edin.
Çocuğunuzun yaşını söyleyerek onun için en uygun cinsin hangisi olduğunu bir veterinere danışın. Çocukla iyi anlaşan hayvan türlerini seçin. Mesela köpek alacaksınız, “golden retriewer” listenizin başında olabilir.
Hayvanınıza insanca davranın. Köpeğinizin boynunu kısa bir iple veya zincirle sıkmak, onu huysuz ve hırçın yapar.
Küçük yaştaki çocuğunuzu, hayvanınızla yalnız bırakmayın. Onun oyuncak değil, bir canlı olduğunu anlatın. Birçok yaralanma ve ısırma bu sert oyun zamanında gerçekleşiyor. (Arkadaşımın kedisi, geçtiğimiz ay 4 yaşındaki oğluna pati attı. Pati retinaya geldi ve dikiş atıldı. Olay Erdem’in, yanlışlıkla Cash’in benini çekmesinden kaynaklanıyor.)
Çocuğunuza yüzünü hayvana çok yaklaştırmaması gerektiğini öğretin.
Çocuğunuza hayvanınız uyurken ve yemek yerken kuyruğunu çekerek, yemeğini veya oyuncağını alarak onu rahatsız etmemesi gerektiğini öğretin. Hayvanınızın evin bir köşesinde veya bahçede ona özel bir alanı olsun. Yastığı veya kulübesi aynı yerde dursun.
Hayvanınızın tüm aşılarını yaptırın.
İyi huylu bir hayvanı olan komşularınız varsa deneme yapın. Hayvan onu koklarken çocuğunuz düz dursun ve sonra eliyle onu beslesin. Bu hareketi keyifle yapıyorsa evde bir hayvanla yaşamaya hazır demektir.
Çocuğunuzun bilmediği hayvanlara karşı temkinli yaklaşmasını tembihleyin. Vahşi bir hayvanın ona doğru havlaması, çocuğunuzu korkutabilir. Ve hayat boyu bir hayvanla dostluk kurmak istemeyebilir.
Vahşi hayvanlar toksoplazmadan kuduza çok ciddi hastalıklar taşıyabilirler. Siz ve evcil hayvanınız kemirgenlerden uzak durun.
Evlerine zehirsiz yılan almayı tercih edenler var. Sürüngenler paratifoya neden olan ölümcül bir bakteri taşıyabilirler ve ev hayvanı olmak için uygun değildirler. American Academy of Pediatrics
Sık sorulanlar
Hamileyim, toksoplazma riskinden ötürü kedimden vazgeçmem gerekir mi?
Toksoplazmozis, Toxoplasma gondii adı verilen parazitin neden olduğu bir enfeksiyondur. Sadece evcil kedilerin bağırsağında dişisi ve erkeği bir araya gelerek üreyebilir. Kediler bu paraziti enfekte bir hayvanı (fare gibi) çiğ olarak yediklerinde alırlar. Kedinin dışkısı ile toprağa atılan ve 24 saat içinde bulaşıcı özellik kazanan parazitler insana ancak ağız yoluyla geçebilir. Ancak bu parazitler otlaklarda beslenme sırasında sığır, koyun, inek gibi hayvanların sindirim sistemine bulaşır. Daha sonra buradan kas dokusu içine geçerek hayvanı enfekte eder. Böyle bir hayvanın eti az pişirilerek yendiğinde enfeksiyona neden olur. Bir başka bulaşma yolu da toksoplazma bulunan toprakla temas etmiş meyve ve sebzelerin iyi yıkanmadan yenmesidir. Kısaca toksoplazma hastalığı konusunda en masum kedinizdir. Kedinizin daha önce toksoplazma geçirip geçirmediğini yani bu hastalığa bağışıklığı olup olmadığını öğrenmenizde ve doktorunuza danışmanızda fayda var.
Kedi veya köpek tüyü astıma neden olur mu?
Tüylü hayvanlar, en temel alerji tetikleyicisidir ve bunun tek nedeni de tüyleri değildir. Derilerindeki pullar ve salyaları da alerjiye neden olur. Ailenizin alerji geçmişi kuvvetliyse evcil hayvan edinmek pek akıllıca değil. Birkaç yıl bekleyin. Çocuğunuzu bir hayvanla temas ettirip alerjik tepki verip vermediğini kontrol edin. Hiçbir alerjik semptom oluşmazsa ve alerji testleri temiz çıkarsa o zaman bir hayvan edinebilirsiniz. Kediler, köpeklere göre daha alerjendir. Sürüngenler, balık, su kaplumbağaları türündeki ev hayvanları alerjiye sebepiyet vermez.
Healthy Children,
Alerji ve Astım raporu, 2007
Uzman Pedagog Pınar Kılıçer:
Vicdan sahibi oluyorlar
Evcil bir hayvana sahip olmak (hele de bu kedi köpek gibi oyuncu bir canlı türü ise), çocuğun sosyal gelişimini çok olumlu etkiler. Onlara vicdan sahibi olmayı, sorumluluk duygusunu öğretir ve kendilerinden farklı ve ufak bir varlığa bakmanın keyfini yaşatır. Yani büyümelerine destek verir.
Ancak hayvanın tüm bakımını çocuğa yüklemek doğru değildir. Çocukların sorumlulukları yavaş yavaş ve yaşlarına göre artırılmalıdır. Zorlanırsa, hayvandan çabuk vazgeçebilir. Yaşı gelene ve hazır olana kadar ona yardım edeceğinizi bilmeli. Yakın zamanda sevdiği birini kaybetmiş olan bir çocuğa, evcil hayvan alırken çok dikkat edilmeli. Yeni bir kaybı kaldıramayabilirler. Eğer çocuğunuzun evcil hayvanı ölürse, onu dinleyin ve yasını yaşamasına izin verin. En yakın arkadaşını kaybetmiş gibi olacaktır, acısını küçümsemeyin. Ölümü anlatmak için “uyudu” lafını kullanmayın. Bu onun uykudan korkmasına yol açar.